30 Temmuz 2023 Pazar

Nerede Kalmıştık?

30 Temmuz 2023  06:08 

  Merhabalar, merhabalar efendim.  Bir süredir buralarda yoktum. Yuvarlasak neredeyse 2 ay olacak.Zaten seçim sonrasında çok boktan bir psikolojiye girmiştim. Büyük oranda negatif duygu durumlarını egale etmeyi başardım. Bunda değerli dostlarım Onur ve Ümit'in büyük payı var. Her ne kadar onlar buranın varlığından haberdar olmasa da. Son yazının üstünden sonra şahsımca önemli olan YKS sınavına girdim. Sınav sabahı olan annemle kavga etmem, kavga sonucu geçirdiğim köpürüklü sinir krizi, sınav öncesi bitirdiğim bir paket sigara, sınav anında biten suyum, yine sınav anında geçirdiğim öksürük krizim, yuvarlak yaka giydiğim ve beni boğan bir tişört ne kadar rahat hissettirebilirse o kadar rahat geçirdim YKS'nin ilk oturumu olan TYT'yi. Özetle TYT bok gibi geçti, eve geldim uyudum. Dillerle anlatılamayacak kadar büyük bir korku, dehşet içindeydim. Sonuçta bu sınavda başarının en önemli faktörü TYT idi. Geçen seneki sınavda en erken çıkış süresi olan 120 dakikayı 30 dakika beklemiştrim. Bu sene gerçek anlamda 165 dakika bana yetmedi. Çözmem gereken 5 10 soru daha vardı. Zaten okuduğum her şeyi anlamadığımı zannediyordum. Üstüne yapabileceğim önemli miktarda soruyu pas geçmek zorunda kalmıştım. Zaten yaşım biraz geçmiş düşüncesi beni yiyip bitirirken üstüne bu sene de olmazsa diye bir kaygı eklendi. Ertesi gün AYT'ye girdim. 7 sor civarı çözeceğimi düşünüyordum toplamda. 23 soru çözdüm. Beklediğimden çok daha iyi olmuştu AYT oturumu. Sınavın açıklanmasına 1 ay kalmıştı. Acı tatlı, iyi kötü bir şekilde geçti o 1 ay. İstediğim olmasa da beklediğimden çok daha iyi bir sıralama almıştım. Genel anlamda düşündüğümüzde elbette kötü bir başarı. Fakat işimi görüyordu. Özet geçmek gerekirse sevgili dostum; FİLOZOF OLUYORUM! 

  Şimdi diyeceksin filozof ne alaka amk diye. Kardeşim felsefe okuyan filozof olmuyor mu amk?.Tıp okuyan doktor oluyor, mühendislik okuyan mühendis, hiçbir şey okumayan da cumhurbaşkanı olmuyor mu?. O zaman felsefe okuyan da filozof olur. Bu kadar basit. Tartışmaya kapalı. Gerçi felsefe diyorum da sosyoloji yazacağım. Hem daha ilgimi çekiyor hem daha iyi bir bölüm. Sınav mevzusu şimdilik böyle başka bir değinmek istediğim konu var.

   

   Malum blogun aktif oldugu süreyi esas alırsak bayağı bir süredir buralarda yokum. oblomov.net domainini satın aldım. Çok havalı oldu. Ara sıra ilgimi çeken domainlere zaten bakardım. Bunu yapan fazlaca kişi varmış. İstatislik sayfasını aşağıya bırakıyorum ne kadar fazla oldugunu siz tahmin edin.


Bu sadece son 30 günün istatistiği. Yaklaşık 2 ay önce alınmış bir domainden bahsediyoruz. Son bir ayda Türkiye'den sadece 10 kere giriş yapılmış. Bugün kendi girdiklerimi çıkartarak elde ettiğim sonuca göre. Garip bir şey. Tüm dünya kazara da olsa emek verdiğin, mahremiyetinin en derin noktasına girmiş. Gerçekten garip. 

 

Aslında 2 ay içinde yazı yazabilmek için hiç olmadığı kadar zamanım vardı. Fazlaca gezdim, tozdum yeni şeyler gördüm. Fakat yazasım yoktu. Öte yandan neyi yazacağım, nasıl yazacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Normalde yazı yazmak her zaman içime doğar. Planlı olan hiçbir şey yazmadım. Bir konu kafamı kurcalıyor, düşünüyorum, yine düşünüyorum. Kendi içimde tartışıyorum. Bu tarz aşamalardan geçtikten sonra gecenin bir vakti yazıyım deyip kahvemi yapıp başlıyorum yazmaya. Bu süreçte gerçekten böyle bir şey olmadı. Ne bir istek geldi ne bir düşünce. Düşünce geldiyse bile hatırlamıyorum. Buna eminim. Ve şu anda da bu sorunu yaşıyorum. Ne yazacağımı bilemiyorum. Önceden kendime, duvara ve belki de  çok az sayıda olan arkadaşıma anlatmak için yazıyordum buraya. Şimdi ne oldu da bu istek, heves, arzu kayboldu? Gerçeken anlayamıyorum şu an kendimi. Nasıl yazmışım sayfa sayfa, paragraf paragraf. Nereden gelmiş bu istek? 


Aslında bu yazı da basit bir durum güncellemesinden başka bir şey olmadı. Ne bir düşüncemi yazdım ne bir hissimi ne de bir duygumu.  Galiba fazla boşladığımı fark edip tamamen bırakmaktan korktum ki hiçbir anlamı olmayan ve olmayacak olan bu yazıya başladım. Galiba bu blogun konseptini değiştirmem lazım. Kategorize etme yoluyla. Otu boku, yaşadığım somut olayları ayrı bir kategori, düşünce, felsefe türü yazıları ayrı kategorize etmem lazım. Şu ana kadarki yazılara bakınca bu yazı hem sahte, hem yetersiz, hem de kifayetsiz kalıyor gibi hissediyorum. Ve şimdi fark ettim ki en ama en büyük eksiklik galiba duygu. Duygusuz bir yazı gibi. Sanırım artık sorunlar kafamda büyümeden ya unutuyorum ya da çözüyorum. Hangisi emin değilim. Önceki yazılarımı yazdığım zamanlarda korkunç ve dehşet verici bir yalnızlık içerisindeydim. Bundan rahatsız değildim, fakat tercih ettiğim bir şey de değildi. Son 1.5 2 ay içerisinde fazlaca dışarı çıktım. Galiba yazacak bir şeyimin olmamasının sebebi bu olabilir. Sonuçta hem düşünmeye fırsat bulamıyorum hem de düşüneceğim bir şeyin oluşmasına imkan vermiyorum. Bu şu an için sadece kendime uydurduğum bir teoriden ibaret. Son aylarım bir uyuşturucu bağımlısının ilk başlangıç anı gibi. Geniş zamanı gerçek ben olarak esas alırsak. Kendimi en özgün hissettiğim, bir fark ortaya koyduğumu düşündüğüm en temel nokta olan bu blogu savsakladım. Bir uyuşturucu bağımlısının sorumluluklarını bırakması gibi. Belki de betimlediğim uyuşturucuyu değil de bir ilaç alıyorumdur. Bu da olabilir. Belki normal olan budur. Buna da emin olamıyorum.

 

Özetle bir süredir planladığım kontrol altında olan bir depresyon sürecine girme isteğim var. Bunu yapmam lazım. Çünkü özümden kopmak üzere olduğumu hissediyorum. Ben öyle sanattan anlayan, iyi konuşan, herhangi bir vasfı olan birisi değilim. Ya para biriktir ya insan tarzı sözler için de son derece vasat bir sosyal profilim var. Burası var olmak zorunda. Burası benim varlığımın tek kanıtı. Bu dünyaya bırakabileceğim tek şey. Önceki yazılarımın içeriğini, konusunu, anlatış biçimini gibi ögeleri nasıl oluşturdum gerçekten bilmiyorum. Ne hatırlıyorum ne de anlıyorum. Kendimi tekrar tanımak için eski yazıların tamamını okuyup bir çıkarım yapmaya çalışacağım. 


Son paragraf olarak ise uzatmadan değinmem gereken şeylere ve de önümdeki günlerde yapmam, başlamam gerektiğini düşündüğüm şeylere değineceğim.

Havva'yı çok ihmal ettim. Aramızdaki kontağı güçlendirmem lazım. Her ne kadar instadan zor da olsa bir şekilde halledilmesi lazım. Onun dostluğunu kaybetmek istemiyorum. 2 kişiye okutuğum ve okumadığım kutsal kitap Oblomov'u okumam lazım. Bir süre evde takılmam lazım çünkü öbür kişiliklerimi de rahat ettirmem zaruri. Az buçuk tyt çalışmam lazım sosyolojinin ikinci senesinde ingilizce öğretmenliği kazanmak için. Kadir'le çok afilli, ciddili bir toplantı yapmam lazım. Bu blogun gizliliğini sürdürmem lazım. PallMall tayfa bir blogun var olduğundan haberdar. Yazıyorum öyle arada tarzı söyledim. Fakat hiçbirisi buranın adresini bilmiyor. Bilmemeliler de. Bu blog bir gün herkese açılacak. Fakat o gün bu gün değil. Hayalimdeki öğretmen profiline eriştiğimde kendim paylaşmak istiyorum. Onun dışında eğer ölürsem de lütfen siz paylaşın sevgili dostlarım Havva ve Kadir.



Kendinize iyi bakın...