17 Ağustos 2023 Perşembe

kalın geldim

 Biliyorum ki son zamanlarda burada fazla aktifliğe pek alışık değilsiniz saygıdeğer blog halkı. Bir önceki yazıda dağılmakta olan bir arkadaş grubumdan bahsettim. Bu doğrultuda olan gelişmeler sonrası hayatıma karşı farklı bir perspektif kazandım. Bir kez daha sosyal yönümün güçlü olmadığını fark ettim. Fazla ciddiyetsiz ve patavatsızım. Bu her zaman uyum sağlamamı engelledi arkadaş ortamlarında. Kaldı ki bu arkadaş grubum kendi düşüncelerimi en fazla ignoreladığım bir tutum içinde olduğum bir gruptu. Buna rağmen görebiliyorum ki bu durumun bir çözümü yok. Pek çok insana tabiri caiz ise kalın gelebiliyorum. Bünyeleri bunu kaldıramıyor. Ama yine de o kadar sikimde değil ki ''Ağlayacaksanız oynamayalım.'' modundayım. 

Çok fazla insan kaybederek geldim bu güne. Fazlaca büyük bir efekt yaratmaması gerekir bu durumun bana. Ama kendimi geri çekme kararını galiba istemeden netleştirdim. Netleştirme sonrası fark ettim ki aslında büyük boşluğun içindeymişim. Günlerimin tamamı boş geçerdi eğer bu grupta takılmasaydım. Belki olması gereken de budur. Bu grup beni uyuşturucu misali o boşluğun içinde hiç haberim olmadan tutuyormuş gibi düşünmeye başladım. Çözmem gereken, yüzleşmem gereken sorunlarım varken kendimi bu kadar rahat hissetmemi sağladılar. Bu elbette güzel bir şey ama dediğim gibi uyuşturucu etkisinden çok bir farkı yok. Her şeyi siktir et modunu pek çok zaman kullandım. Özellikle arkadaş grupları içerisindeyken. Çünkü hiçbir sorunumun farkına varmadan, görmeden amcık amcık takılabilme fırsatı doğuyordu elime. 

Bahsettiğim boşlukta olduğumu anlama hissi farklı bir yönden de vurdu beni. Bu grubun, olayların hiç olmaması kadar sikimde olduğunu fark ettim. Bir şeye ne kadar çok değer verirsen sana o kadar zarar verebilir. Bu demek değildir ki hiçbir şeye değer vermeyelim, hiçbir anlamımız olmasın. Ama arkadaş grupları her zaman riskli oluşumlardır. Özellikle hayatın erken yaş evresinde. İşin içine saçma salak ergence tutumlar girince de iyice soğutuyor insanı. Gruptan kendimi geri çekmek istememin sebebi belki ilerde anı niteliğinde anlatacağım, şu anda ise hiç sikimde olmaması gereken bir olaya dayandığı için anlatmayacağım. Ama en son böyle salakça ve ergence bir şeyi lise 1. sınıfta görmüştüm ve o daha az ergenceydi. Kendi eşekliğim neticede. Her şeyi taşağa vurma modu yüzünden bazı şeylerin saçmalığını hiç düşünememişim. Belki iyi bir arkadaş değilim, bunun da farkındayım ama ben verebileceğim en büyük şeyimi bu gruba verdim ki o da samimiyetimdi. Bundan sonra verebileceğimi zannetmiyorum. O kadar ilkel, saçma, anlamsız bir tutumlar oluşmaya başladı ki neticede salmaya karar verdim. Bu da bana bir ara kenara itelediğim, yüzleşilmeyi bekleyen sorunlarımı gösterdi.

Hayatımda sadece bir kez bir kişiyi dövdüm. Onda da ortaokuldaydım ve salak saçma bir şeydi. Murat Telefoncu diye bir çocukla sürekli atışıyorduk zaten laf sokmalı oooooo tarzı. İşin bi yerinde ana bacı kattı. Tabi yaştan dolayı gelen bir ilkellik ve geri zekalılık var ki çocukla fiziki kavgaya giriştim. Dövmüştüm çocuğu. Sonraki olayları hiç hatırlamıyorum 5. sınıf sonuçta. Sürekli eskileri stalklarım sosyal medyada anonim bir şekilde. Merak ediyorum çünkü. Bir gün Murat'ı stalkladım facebook üzerinden. O gün de çocukluğumun ne kadar iğrenç olduğunu, ne kadar iğrenç bir çocuk olduğumu fark ettim mesajlardan. O zaten ayrı etkilemişti beni. Neyse konuya geri döneyim. Murat'ı stalkladığımda pek bir şey bulamamıştım. Hesap yaklaşık 2013 2014 yılından beri kullanılmıyordu. Normal karşıladım. Kim kullanır facebook bu devirde? Şans eseri halası ya da teyzesinin hesabına girdim. Murat ben onu dövdükten yaklaşık 1 sene içinde ölmüş. Bir hastalığı olduğunu ettiğimiz kavgadan sonra öğrendiğimi hatırladım öldüğünü gördükten sonra. Dolayısıyla hiçbir zaman fiziksel olarak kavgaya, potansiyel tehlike yaratacak herhangi bir şeye dahil olmadım. Düşünsenize bi, hayatınız boyunca sadece 1 kişiyi dövüyorsunuz o da 1 sene sonra ölüyor. Benim ortaokuldan bir sınıf arkadaşım öldü ve benim o çocukla olan tek anım o çocuğu dövmem ve onun ağlaması. Böyle olunca insan elinden geleni yapıyor fiziksel olan her türlü tartışmadan kaçınmak için. Buna rağmen pasif kalmıyorum, dişimi gösteriyorum. Ki bu da aslında fiziksel bir kavgayı engellemek için gerekli bir şey kanaatimce. 

Bana da yapıldığından kaynaklı hiçbir zaman yaş zorbalığı yapmadım hiç kimseyi taşak modu hariç. Ciddi ciddi küçük görmedim bu sebepten dolayı. Olması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü karşı taraf için çok rahatsız edici bir şey. Ama bu ortamda birkaç şeyi es geçmişim ki o da kanın hızlı atması, yani ergenlik. Ergenliği öyle küçümseyici bakış açısıyla söylemiyorum. Herkes gibi ben de ergen oldum, dolayısıyla biliyorum. Kan çok hızlı atıyor. Duygular hiçbir zaman orta noktada kalmıyor. Rasyonel ve mantıklı olmak bazen zor oluyor. Ya çok mutlu ya çok melankolik, ya çok sinirli ya çok sakin. Hep böyleydi. Çoğunluk ergenliğini böyle geçiriyor belli etmeseler bile. Bu yüzden benim gibi her şeyi siktir etmiş bir adam bir ergen psikolojisi için fazlaca kalın geliyor. Üstüne bir de o dönemlerde her zaman kendini kabul ettirme isteği olur. Her cümlesinin altında, gölgesinde, kıyısında bir yerinde bilinçaltında kendisini kanıtlamaya, öyle kabul ettirmeye çalıştığı anlaşılıyor. Bu bahsettiğim şeyler kişiyi çocukça olduğunu ya da olgun olmadığını göstermez. Ama biyoloji böyle işte. Kan deli atıyor. Demek ki neymiş? Adil olacağım ayağına bazı içgüdüleri, hisleri, önlemleri es geçmeyeceksin.

Bazen hayatımdaki eventleri idrak edemiyorum, gece yatmadan önce gelen düşünme sekansı yeterli gelmiyor ya da öyle bir sekansa hiçbir zaman giremiyorum. Ama fark ettim ki bazı şeyleri kendim için açıklığa kavuşturma ya da bir ihtimal kendimi kandırma açısından blog yazmak fazlasıyla yararlı oluyor.Şu an doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız bir fikrim var en azından.

Düştüğüm boşluğun o kadar büyük olduğunu fark ettim ki aklıma bir dönem yaptırmak istediğim TNO(Trust No One) dövmesi geldi. Gerçekten de böyle olması gerekiyor. Bir kişiye güvenmek bir zayıflık göstergesi. Blogda adı sıkça geçen Kadir ve Havva'ya duyduğum sevgi ve güveni esas alırsak bir süredir zaten aynı duyguları bu gruba beslememem gerektiğinin farkındaydım. Yine de %100lük bir performans göstermediğimin farkındayım bu konuda. Bu da benim hatam ama nt. Normalde böyle bir kopmada durumunda kopma anının öncesinde en ufak fikrim olmazdı. Verdiğim samimiyetin, güvenin, değerin terazisini hiç tutmazdım ki bu da benim tabiri caiz ise ebemi sikerdi. Her zaman tetikteydim bu grup arkadaşlığı konusunda. Son zamanlarda bu tetikte olma konusunda biraz savsakladım galiba ama sürpriz olmadı bu sonuç. 

Şu anda yüzleştiğim sorunlarımla bir savaş vermek zorundayım. Eskisinden daha güçlüyüm bunu biliyorum. Ve farkındayım ki bu sefer gerçekten yalnız değilim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder