Ufak bi uğramak istedim buraya. Onur gelene kadar kısa bir sürem var. Her yazdığım yazının bir anlam içermesi gerektiğini düşünüyordum. Galiba bu istesem de olmayacak.
Dağılmak üzere olduğunu öngördüğüm bir arkadaş grubum var. Çok ilkel şekillerde zedeleniyor bu arkadaş topluluğu. Üstüme düşeni yapıp gerisini umurum dahilinde bulundurmayacağım. Öte yandan son buluşacağımız zaman eken Berkant yazdı. Yaklaşık 3 ay geçmiş üstünden hiç konuşmayalı. Onlar kendi aralarında takılmaya devam ediyor. Hem ben istemedim denebilir onlara dahil olmayı hem de onlar istemedi. Ama iyi kötü ayda bir buluşuyorduk. Az buçuk konuşunca da anlaşılıyor ki kendi aralarındaki kontak hiç kopmuyor benimle koptuğu kadar. Yapacak bir şey yok galiba. Arkadaşlığımız kopmaz da bi ara unuturuz birbirimizi. Sonrasında klasik '' Ne yaptın, nasıl geçiyor?'' sorularıyla bir görüşüp bi o kadar ayrı kaldığımız süre kadar görüşmeyiz. Bunun onlar da farkında ben de. Rahatsız değilim bu durumdan. Öncesinden notlamıştım zaten bu durumu. Ne bileyim ayak uyduramıyordum onlara. Evet biliyorum ben genel olarak herhangi bir şeye de ayak uydurabilen birisi değilim ama aşikar olan bir durum var ki onlar da çok ayak uydurulacak tipler değiller. Bir dönem yüksek standartlara sahip olduğum dönemlerde yakınlaştık kaynaştık. Şu an standartlarımın hiç düşeceğini tahmin edemeyeceğim kadar düştüğünü görebiliyorum. Ama buna rağmen kendimi onlarla sıkı fıkı olduğum dönemden bile daha az yalnız hissediyorum. Demek ki bazen yediğimizin içtiğimizin ayrı gitmemesi yeterli olmuyormuş dost olmak için.
Son bir yılım öncekilere kıyaslarsan muhteşem geçti. Bunun için özellikle Havva ve Kadir'e sonsuz teşekkürlerimi borçluyum. Onlar farkında olmasa da bana 18 19 yılımın sahte olduğunu fark ettirdiler. Gerçek olan dostluklara, ilişkiler, sadakatler ve fedakarlıklar ile ilk kez tanışmışım.
Tam bu noktada Havva instagramdan yazdı. Mutlu bir gözyaşı dökmüş bulundum bu ana denk gelmesi üstüne. Sabah da Kadir'le telefonda yaklaşık 1 saat konuştum. Somut açıdan bakıldığında daha sosyal, aktif, daha çok arkadaşımın olduğu dönem olmuştu. Ama dediğim gibi ilk kez bu kadar az yalnız hissediyorum. Biraz da mutluluk manifestosuna döndü bu yazı. Somut olarak bu mutluluğu hiçbir türlü delillendiremem. Ama soyut ve ruhani anlamda tarif edemeyeceğim kadar da huzurluyum. Önceden Receple çok yakındık. Belki hala en büyük fedakarlık yapacağım kişi odur. Belki değil kesinlikle hala odur. Receple sürekli kavga ederdik. Son zamanlarda da büyük ölçüde değişti Recep. Bu değişim onun hakkı. Çok kötü şeyler yaşadı ve çok büyük şeyler başardı. Onun arkadaşlığına layık olamadım. İstediği belli başlı kriterler vardı. Hiçbir zaman bunları karşılayacak kapasitede olmadım. Belki bu benim suçum değil ama onun yaptığı çok büyük bir fedakarlıktı. Gerçekten onu anlıyorum. Ama tek istediğim son seferinde bir bahane bulmuşcasına kontağını koparmasaydı benimle. Benimle sürekli görüşmek istememesini de sonuna kadar anlıyorum. Büyük ölçüde hak da veriyorum. Ama bu durum benim içimde bir yara yaratıyor. Onun bana olduğu kadar ona iyi bir arkadaş olamadım. Hakkını da hiçbir zaman ödeyemeyeceğim. Ve hiçbir kontak olmaması da bunun ihtimalini de koparıyor. Kendi isteği üzerine belli ki yanında olamayacağım onun. Buna izin vermeyecek. Ama tüm iyi niyetlerim onun için. Umarım her şeyin en iyisine, mutluluğun en yücesine sahip olur. O belki beni son dönemlerdeki değişikliğinden sonra küçük görecek, aşağılık görecek ki çoğu ölçüde öyleyim. Ve buna da hakkı var diyebilirim. Çünkü beni geliştirmek için çokca teşebbüsde ve emekte bulundu. Sonuçta emek verdi ve karşılık bekliyor. Ama dediğim gibi bunları karşılamış ve karşılayacak birisi hiçbir zaman olamadım. Bunda kişiliğimin, karakterimin, yetiştirilme tarzımın, yaşanılan travmaların çok büyük etkisi var. Hiçbir zaman emek vermedim. Bu beni onun gibi birisi için zararlı bir arkadaş yapar. Dediğim gibi bunu da anlıyorum. En azından tek istediğim arada bir ne durumda olduğunu bilmek. Hiçbir faydam olmasa bile yanında olmak için çabalamak isterdim. Ama düşüncelerim ve isteklerim sadece ben ve olmayan Allah arasında kalacak.
Recep'e en ufak bir kırgınlığım yok. Kendime karşı bir öfkem var. Çünkü onun yanımda olduğu kadar ben onun yanında olamadım. Onun verdiği arkadaşlığı ben ona veremedim. Böyle bir kapasitem olduğunu düşünmüyorum ama varsa bile Recep bunu sürekli denemesine rağmen bir sonuç gösteremedim.
Özetle sevgili Recep; sen benim için var olsan da olmasan da çok önemli ve değerli bir yerde olacaksın. Kendine çok iyi bak. Her şeyin en iyisini gerçekten hak ediyorsun. Her şey için özür dilerim. Yanında olamadım...
Uzun süredir doğaçlama yazı yazmıyordum. Belki de ilk kez yazdım. Çünkü yazmadan önce genelde ilk paragrafı belirler öyle doğaçlama giderdim. Bu sefer tamamen doğaçlama oldu.
edit 04.09.2023
Sevgili Recep; yaklaşık son konuşmamız üzerinden 5 ay geçti. Umarım hayatında her şey olması gerektiği gibidir. Belki yeteri kadar zaman geçmedi her şeyin güzel olması için. Belki de her şey daha kötü oldu. Başına gelen her kötü şey için gerçekten üzgünüm. Hayatının kötü dönemlerinde yanında yeteri kadar olamadım, belki olmadım. Her iki olasılık için gerçekten üzgünüm. Farkındayım ki sana yeterince destek olamadım. Benim için yaptığın her şeyin farkındayım. Şu dünyada daha minnettar olacağım bir kişi daha olmayacak belki de senden başka. İyi ki senin gibi bir dosta sahip olmuşum. Bu fedakarlığının, dostluğunun hakkını veremediğim için gerçekten üzgünüm. Aklıma her geldiğinde, ki bu durum olması gerekenden fazla oluyor. Hep seni merak ettim. İstedim ki bilebileyim, seni dinleyebileyim, ve elimden ne gelirse sana vereyim. Benimle kopmak istemen konusunda sana hak veriyorum. Gerçekten de faydalı bir dost olamadım senin için. Belki sömürdüm, belki kullanmış gibi oldum bu fedakarlık olarak karşılığını veremediğim ilişkimizde. Kendin için en iyi, en doğru kararı vereceğinden en ufak bir şüphem olmadı şu ana kadar. Bu yüzden sana ulaşmaktan kaçındım. Faydasız olduğum gibi zarar verdiğimin de farkındayım. Bu kararına saygı duyuyorum. Ne durumda olduğunu bilemediğim her an acı çekiyorum. Sadece iyiliğini, mutluluğunu istiyorum. Bunu senden daha çok hak eden birisini henüz tanımadım ve kuvvetle muhtemel de tanıyamayacağım. Umarım kötü günler geçirmiyorsundur. Bunun üstesinden gelemeyeceğine dair bir şüphem yok. Bu blogu en çok görmesini istediğim kişi sensin. Belki hayat tekrar bizi kısa süre de olsa yan yana getirir. Belki tüm düşüncelerimi seninle paylaşırım. Benim de başımdan bir çok şey geçti. İyi olan kötü olan bazıları ikisi de olan. Şu kötü günleri aştıysam en büyük emek senindir. Bana kendimden daha fazla etkin olduğunu bilmeni isterdim.
Belki iyi bir arkadaş olarak var olamayacağım. Ama büyük bir hayranın olacağım. Sen de her zaman benim idolüm olarak kalacaksın.
Dilerim ki mutlu ol Recep'im
Ben olmasam bile, hayat gülsün sana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder