25 Eylül 2023 Pazartesi

beggining

  Bugün kuzumu yolcu ettim. O da ben de bugünü iple çekiyorduk. Gerçekten artık yeni bir hayatı olacak. En azından eski hayatıyla çok daha az muhatap olacak. Onun için çok mutluyum, heyecanlıyım. Daha az görüşecek olmamız, sürekli özleşmemiz gibi şeyleri artık dert etmiyorum. Onun buna ihtiyacı vardı ve en güzel senaryo buydu. Umarım bir ömür devam edeceğimiz o ilişkiyi kurmuş oluruz ve ben de kazanıp yanına giderim. Hazırlığı atladığım taktirde 1 sene farkımız olucak sadece.

Gerçekten çok özel bir kuşun o kafesinden kaçmasını izliyor gibiyim. Mental açıdan bile olsa en ufak desteğim olduysa çok mutluyum. Hiçbir zaman ona hak ettiği gibi davranılmadığını, güvenilmediğini, sahiplenilmediğini biliyorum. Umarım ben ona hak ettiği her şeyi verip en güzel şekilde davranıyorumdur.

Öte yandan blog yazmak garip geliyor şu an. Önceki hayatımla tamamen yabancılaşmış vaziyetteyim. Açıklayamıyorum ama mutluyum, hiç olmadığım kadar. 2023 galiba hayatımın yılı oldu. Onunla birlikte olmak bile yeterdi bu yılın favori yılım olması için. Aynı zamanda fazlaca olan sorunlarımın büyük bir kısmını çözdüm. 

Mutsuzluğuna ortak olmuş olduğum gibi mutluluğuna da ortak olacağım. Yarından itibaren bir rutin kuruyorum. Belki haftalık, aylık olarak buraya rapor yazarım. 

Ve bu hem kendime hem başkalarına verip de tutmadığım vaatlere nokta koyan bir karar olacak. 

Alperen cuma günü gidene kadar sürekli bir aktiflik planları yapılıyor. Arkadaşı olarak bunlara katılırım. O gittikten sonra herkesin uğraşacağı rutinleri olacak ve benim olmayacak. O zamana kadar kendi rutinimi yaratmam lazım. İster istemez boşluğa düşeceğim herkes bir şeylerle uğraşırken ben boş kaldığım için.

Çok mutluyum. nasıl anlatırım bilmiyorum ama çok mutluyum.

Aşkımın büyük kısmı hayranlıktan beslendiği için kendimi denkleme almadığım, alamadığım çoğu şeyde bile çok mutluyum bu ilişkide.

Öte yandan bi süre daha büyük bir ihtimalle çekeceğim yetersizlik, aşağılık kompleksi durumu var. Rutine girdikten sonra yavaş yavaş gider diye düşünüyorum. Elbette gidecek.

Blog yazma tarzım değişti. Ona özenerek değiştirdim galiba. Ama böylesi bence çok daha samimi ve anlaşılabilir. Ne öyle kitap yazar gibi yazmışım, kim okuyacak?

Sonraki buluşmamızda vermek için çok güzel el emeği şeyler hazırlıyorum. Çok imreniyorum onun sanat tarafına. El işi konusunda biraz daha ilerlersem takı, kolye falan yapmayı düşünüyorum.

Yollarımız aynı Yönlerimiz aynı Sonlarımız aynı Nasıl kalalım ayrı? Aklımız aynı Fikrimiz aynı Zikrimiz aynı Bok kalırız ayrı




 

öyle yani son durum bu. bu kadar resmiyet yeter biraz da aşağıda kaynatayım


guzumboluluoldu. deliler gibi mutluyum. ne kadar mutlusun diye sorarsan yerden sigara bulmuş barış abiden daha çok mutluyum. 

ilk gününün nasıl geçtiğini dinlemek için sabırsızlıkla bekliyorum. umarım çok yorgun olmaz, ağrısı olmaz da anlatabilir.

inan bana sonunda kendin olabileceğin bir hayatın ilk adımını attın. çok mutluyum, tarif edemem.

simdisanasiiryazcam

-------

şu vakte kadar bildiklerim yanlış çıktı,

düşündüğüm eksik, 

ritim sesleri olur ancak üzüntümün resmi

onsuzluk içimde büyük bir keski


yokluğunun değiştirdiği şey hayatımın işleyişi

uyumama engel oluyorken dişlerimin titreyişi

sarılmayla geçecek olur muydu bu felaket hissedişim

kalp çarpıntısıyla anladım bu gönlümü ilk kaybedişim








17 Eylül 2023 Pazar

💓

💓 


hayatımda daha önce hiç mutluktan ağlamadığımı fark ettim

15 Eylül 2023 Cuma

titled**

 bu sefer öyle salak saçma mütevazi, soğukkanlı ya da korkak olmayacağım. sırılsıklam aşığım. belki bunu dile getirmek, kabul etmek, tekrar anlamak için gerçekten boktan bir zaman ama öyle. salı gününden beri cehennemi yaşıyorum. 

çok daha kötü günlerim oldu ama hiçbirisi bu kadar acı vermedi. salı günü öğlen yediğim yarım tabak patatesten beri hiçbir şey yemedim. midem almıyor deneyesim bile gelmedi. 

en son kafayı yeme derecesinde onun bloguna bakıp, kendi blogumun istatistiklerini yeniliyordum. o sıra okuduğum yazısından sonra ya o yazıyı silerse diye cesaret edemedim internete erişmeye. 

kendi blogumun istatistiklerini deli gibi kontrol ettiğim zamanlarda türkiye'den hiç giriş görmemiştim. 

korktum, o yazıyı silerse geriye hiçbir şey kalmaz diye. yazılarımı görmeme ihtimalinden korktum, cesaret edemedim interneti açmaya. yatağa çekildim, havalar soğudu, yorganı çıkarttım. yattım. sadece yattım.

Salı akşamından beri yatağımda yatıyorum, deliriyorum, ağlıyorum. en sonunda elime geçen kalemle yattığım yerleri çizmeye başladım. hatta birisi çetele tutmaya benzedi. bugün 3. çiziği attım. evin gizli yerlerine sözlerimizi yazdım. aklıma geldikçe fenalaşıyodum, yazmak istedim kolonlara, mermer kenarlarına v.s

hiçbir zaman geçmeyecek galiba içimdeki özlem, kurumayacak aşkım. bilmiyorum eğer o istemezse beni, bir daha onu, onun gibi birisini bulabilir miyim. onun gibi birisini bile bulmak da istemediğimi fark ettim yatakta geçirdiğim 3 gece ardından. 

tabletten 3 şarkılık bir playlist yapıp loopa aldım. 3 günüdr 7/24 sadece bunu dinliyorum. aşağıya koyarım. 

hala bir fikrim yok blogu tekrar sildi mi? ya da blogumdaki istatislikler yine mi boş? bunun korkusundan hiçbir şey yapmadım son blogumu yazdıktan sonra. bu yazıyı yazarken hala kontrol etmedim. 

evdeki boş bir odadaki yatağa çökmüştüm. sağolsun annem biraz farkında olsa gerek sigara almak için çıkmama gerek kalmadı. kabuslar gördüm, hem de hiç öncekilere benzemeyen. bildiğin jumpscarelar yedim rüyamda. 

peki nereden geldi bu cesaret de buraya gelip tekrar yazı yazdım. içim çok dolu. hiçbir insana bu kadar bağlı olacağımı zannetmemiştim. nasıl öyle soğukkanlı yazmışım anlamıyorum şu önceki blog yazısını. 

kafayı yeme derecesine geldim, oturup onun en sevdiğim resmini çizdim. bir çizer için sanatsal açıdan mide bulandırıcıdır belki ama yatağımdan kalkıp saatlerimi o resime vermemi sağladı. Ve ben bayağı bi sevdim. 

kalbimin kolay kolay bu eksikliği sindiremeyeceğini anladım. her yerde onu arıyorum. geçmiş değil bugün gibi hala yaşıyorum seni. 

şu an en ufak bir fikrim yok onun ne hissettiği, istediği, düşündüğü hakkında. tamamen benden vazgeçmiş olsa bile en azından beni o bir günlük halimle hatırlamasını, tanımasını istemiyorum. 

bütün bunların dışında benzer süreçten geçiyoruz. ilk defa hayatımda bu kadar kapandım. en içime kapandığım dönemlerde bile en azından kalkıp kafamı film, dizi, oyun gibi şeylerle oyalayabiliyordum. bu sefer yataktan kalkmamak için su içmemeye başladım. garip bir şekilde içimi daha rahat hissettirdi. öyle de devam edebilir. 

hala cesaret edemiyorum bloguna bakmaya, buranın istatisliklerine bakmaya. ya o son yazısını silmişse? ya da elveda niteliğinde bir şey yazmışsa? 

galiba bugün de bakamayacağım. şu kadar emin, umutlu, ve ona hislerimden kararlı olduğum bir an sonrasında olası bir riski kaldıramayabilirim. galiba sabah bakıcam.

aldığım kararın hala arkasındayım. o normale dönene kadar ben de normale dönmeyeceğim. hayatında olayım ya da olmayayım, hiç fark etmez. o beni sevmeyecek olsa bile uzunca bir süre tek sevdiğim olacak. 

kaybetmenin getirdiği bir şey mi bilmiyorum ama ömrüm boyunca bir daha hiçbir kadına his duymayacakmışım gibi geliyor. galiba platonik oldum. olsun buna emin olmam bile şu yataktan kaldırdı beni şu yazıyı yazmak için. 

öte yandan kendimden nefret etme, tavana bakarak saatler geçirme  gibi artık bu sürecin değişmez hususları da devam ediyor. hayatımda gördüğüm en güzel değeri sahibine sorgulattım. sanki lanet bulaşacak da bir daha olmayacak inancındayım. 

edit: halaasigim

edit2: uyku tutmadı baktım bloga. içime su serpildi, çok güçlü gördüm onu. panik yapıp son cümleye ilk  baktığımda bi hoş oldum. 

keşke bazı şeyleri rica etmeye hakkım, yüzüm olsa da toparlasak her şeyi. sadece beklemek zorundayım galiba. 

bilmiyorum ama hiçbir şey ondan haber alamadıgım 12-16 saat kadar kötü olamaz. hesaplarını, blogunu kapatıp gittiğindeki ruh halimi anlatamam. işin bi yerinde ben de benzerini yaşatmışım ona. sonradan dank etti. bolca düşünme fırsatı bulabildim.

 anlaşılacak haklı bir yanım var mı bilmiyorum ama onu çok iyi anladıgım, hissettiğim, tanıdığım ve sevdiğim bir süreç oldu bu. keşke bunları daha önce edinebilseydim.









1 Eylül 2023 Cuma

akmasın gözyaşın, yanmasın bağrım+++++++++++++++


 

Sel basar şu akılsız başımı rüyalarımda

Anlamsız gelir şu sahipsiz, kuru toprağın ıslanması

Belki sonrasında çiçekler açar, meyveler yetişirdi ya?

Hatırlarım ilk görüşümü şu sapsız dünyayı

Bu derece heyecanlı, bu derece kaygı dolu idi

Ah şu zavallı aklım!

Yabancılaşır yüreğim bu umuda, bu korkuya karşı

Umudum olsa bir kayık

Korkum olsa ayaklarıma prangalı bir gülle

Ne yapmalı?

Sırtlasam gülleyi, bıraksam kendimi derinlere

Atlasam kayığa, gitsem en uzak yerlere

Bilemiyorum.

Akmasa gözyaşların, sel basmasa rüyalarımı

Basar mı ansızın bu büyük korku?

Ya da kurur mu gönlümün çiçeği ?

Sonrasında açar mı bu diyarda çiçekler, böcekler?

Sever mi gönlüm bir daha böyle?

Ya da korkar mı bir daha kaybetmekten? 

Solmasa çiçeğimiz, akmasa gözyaşın.

Gereksin açmasın güneş, gelmesin ilkbahar

Akmasın o gözyaşı, boğulurum derinliğinde

Var olsun aksın, tas tutayım düştüğü yere

İsterim bahçemizde açsın çiçekler, olmasın bir dere

Lütfen akmasın gözyaşın, üzülmesin bu akılsız başım.


++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Duyamam hıçkırıklarını, sağırım

Bilmiyorum ama fark eder, yanar bağrım

Bazen ölür ruhum, zannederim biter kahrım

Ben de anlam veremiyorum, tam mı yoksa yarım?

-

Galiba yetmez ifade etmemiz için sözler

Zaman zaman eskiyi özler gözlerim

Özlemeyi bilir mi gözler? Etki eder mi bu kadar sözler?

Söylemek mümkün her şeyi, özlemek korkunç

-------------------------------------------

15.09.2023

senden uzaktayken iyi bir adam değilim doğru fakat sen varken başka varlığınla inandım devrime ve aşka

kafamın içinde martılarla kargalar

yaşıyorlar birlikte aynı taşta


hiç şaşmadan, kaçmadan fark etmek güç

anladım, şu kayrak kalbi asmayınca bayrak gibi

tabi sevdanın kuruluğuna yetmez bir nehir

kurursa vurur başım, sularsa vurulur kalbim


sen bütün çiçeklerin annesi

çok eskiden gelen şifacı bir şaman

ben her yerin yabancısı

nerde olsam sen varken her şey tamam