28 Kasım 2023 Salı

amnesia

28 kasım 2023 02:45


uykunun geldiği saatlerde ölüm kapı çalar oldu

doldu gözler, durdu saatler, söndü mumlar, yandı sigaralar

geçmiyor zaman, içler bağlıyor karalar

geçmiyor nefes ciğerden, izin vermiyor yaralar


durdurmanın bir yolu olsa şu kafayı

isterim ben de tuza basmayayım şu yarayı

konuşmak getirecek sanki dehşet, kafamın içinde bir şirret

susmuyor, durmuyor, yoruyor, vuruyor, koyuyor.


05:19

iyi geçmiyor zaman

..



05:42
4 paket sigara/tütün bitti


08:29
hayatımın en kötü gecesiydi.
..
..
11:21

30 dakika anca uykuya dalabilmişim. başka bir kabusa uyandım. çok acil xanaxa ihtiyacım var








26 Kasım 2023 Pazar

kabus

26 kasım 2023 01:39

2 gün önce gördüğüm kabusun hala etkisindeyim. saç beyazlatıcı bir kabustu. 

uyanır uyanmaz tekilayı kafama diktim. 1 şişe tekila 2 bira içip uyudum. 

kabus sonuçta öyle kalıcı etki ettirecek, beni ya da bana ait özelliklerimi etkileyecek bir şey değil, olamaz da. ama garip bir şekilde tüm kişiliklerimle, özelliklerimle, kusurlarımla barışmış ve kendimden mutlu bir haldeyken bu mutlu kişilik grubuma bir haydut girmiş gibi oldu.

içimde toplanıp onunla mücadele ediyoruz 2 gündür. 

galip gelemiyor, gelemez. o kadar güçlü değil asla da olamayacak. ama insanı rahatsız, çıplak, utangaç hissettiriyor onun varlığı. 

kazanamayacağı, bir şeyi değiştiremeyeceği garanti olsa bile bazen o kadar güçlü oluyor ki bu şey galip gelemeyecek olsa bile hep orada var olacakmış hissi veriyor. bu beni çok rahatsız ediyor. çok.

.

.

.

ilişkim benim hayattaki en büyük başarım. son buluşmamız da harikaydı. sonrakiler daha da harika olacak. kendi iç hastalıklı yapımın etki etmesinden çok korkuyorum sadece. onun dışında korktuğum en ufak bir şey yok kendi adıma. 

öte yandan mutlu ama huysuz bir hayatım var. 

eski ekşi sözlük profilime geri döndüm, canım sıkıldıkça kendimi eğlendirdiğim şekilde eskisi gibi thread atıyorum. 

her şeyden fazlaca yabancılaştım ve yalnızlaştım. bu beni rahatsız etmiyor. huzurlu da etmiyor. sadece bir etkisi yok nötr yani öylece. 

hunterxhunter başladım. ilk 3 gün köpek gibi izlesem de şu ara 2 bölüm falana anca izleyebiliyorum günde. 33. bölümdeyim.

günlerim boş geçiyor ama her an ertesi gün dopdolu olacakmış edasıyla. elbet bu eda bir yerde kendini gerçek boyuta bırakacak ve bir nebze olsun düzelecek her şey.

1 ay gibi kısa bir süre kaldı bu yılın bitmesine. bu yıl hayatımın en iyi yılıydı. bu yıla isim verseydim ismi ''recovery'' olurdu. 

bu sene kadir acı çekmememi sağladı. havva ise mutluluğuma kaynak oldu. ikisine de fazlaca minnettarım.

umarım her senem en az bu sene kadar iyi olur. gerçek anlamda yaşadığımı hissediyorum. 

yıllarca kendime haksızlık ettim. kendimden nefret ettim. kendime mutluluğu hak görmedim. bazen yılların birikimi en hakkettiğim anlarda da kendini ortaya çıkarsa da genel hatlar itibariyle çok daha iyi bir ruh halindeyim. 

ekleristan'daki abla beni çok sevdi her geçtiğinde uğra çay veriyim dedi. küçük şeyler mutlu ediyor insanı. 

berberim saçımı sakalımı çok övdü az da olsa kızdı kendine bak diye. saçım çok düzmüş herkes bundan istiyormuş falan fistan. dümdüz saç işte amk taranmıyor bile. 

yılların tahribatının vücuduma etkisini de fazlaca görüp üzülüyorum. vücudumdaki yaralar, yanıklar, kesikler, vücudumdaki kararmalar, yıllarca ihmal edilen öz bakım. pişmanlık yaratıyor hepsi. bir anda da toparlanması mümkün değil bunların.

ama kendime bakıyorum. hiç olmadığım kadar. hatta mevcut muhatap olduğum insanlar arasındaki en bakımlı kişi ben olabilirim. 

ama bunların hepsi bir motivasyona bağlı kaldığım için. bir disiplin ve rutin çerçevesinde oluşmuyor. 

bilmiyorum ya, her ne kadar modum şu an düşük olsa da çok mutluyum. hayalini bile kuramazdım bu yılın. 

öyle yani uğrayayım dedim.

7 Kasım 2023 Salı

bir ipe bağlanmayı öğretmek

havva ile beraber kalmak dünyanın en güzel şeyi olabilir. neredeyse 2 hafta olacak onu görmeyeli. kendinden bir şeyler bırakmış sanki odamın her yerine. odadan çıkmak istemiyorum, çıkamıyorum.

depresyonda olduğumu henüz yeni fark edebildim o gittikten sonra. oyuncağı alınmış bir çocuk gibi kaldım. hala çocuk olsam gerek oyuncagın bana agladıgımda verileceğini sanıyorum. odayı toplayamamış bulundum gittiğinden beri. 

şu sıralar sırt ağrısı çekiyorum. sol tarafta, kalbin arkası gibi ama daha çok kemik sanki. eklem ağrısından bağımsız iç hastalığıyla alakalı bir şey değildir umarım. işin garibi bunun için nereye gideceğimi bilmiyorum. bir yere randevu alsam 2 3 hafta sonrasına atacak sonra o da emin olmak için şuraya randevu al diyecek. uğraşmaya değmez gibi. gerçi bu bir süredir hareketsiz kalıp sağlıksız beslenip üstüne az su içmemle de alakalı olabilir. bugün hava almaya çıktığımda geçmişti. şu an ise 3/10 belki 4/10 bir ağrı var.

maddi olarak ise promosyon öbür ay yatacağından bu ayın avansını sömürdüm. bir süre fakirliğe devam. 

radikal kararlar aldım ve daha önce çok fazlaca radikal karar alıp içine sıçtığımdan bunda da öyle olucak havası hakim oluyor. çok güçsüz, beceriksiz, niteliksiz, iğrenç birisiyim. özellikle de kendime karşı. yaşamaya olan nefretten midir nedir bilmiyorum ama çoğu zaman böyle olmaya inat ediyorum. 

planımı yapabilecek miyim, cesaret edebilecek miyim, başaracak mıyım, içine sıçacak mıyım en ufak bir fikrim yok. Hiçbir zaman hiçbir şeye emek vermediğimi fark ettim. ne eğitim hayatımda ne de sosyal hayatımda ne de kendi hayatımda. hiçbir zaman hiçbir şeye emek vermedim. genelde elimdekilerle fedakarlık yoluyla giderdim bu kocaman ihtiyacı böyle ufacık ve kıymeti bence az olan şeyle.

hiçbir zaman ders çalışmadım, spor yapmadım, sağlıklı beslenmedim, emek vermedim, rutin sahibi olmadım. ve bunların hepsini 3 ay hatta daha kısa bir süreye sıkıştırmak zorundayım. yapabilir miyim bilmiyorum ama denemeliyim. 

aöf derslerinden iyi bir sonuç almalıyım ki kararını verdiğim şekilde bolu'ya yatay geçiş atabileyim. 

büyük hayaller kurdum. havva ile tanışana kadar hayallerle olan ilişkim sadece kurmak, kurduğum an onu yaşamak, belki bir süre hatta bazılarını sonsuza kadar tutup hiçbir şey yapmamak ya da unutmak üzerineydi. ilk defa böyle bir yola çıkacağım. yapmadığım, yapamadığım, beceremediğim, kazanmadığım, kazanamadığım bütün sorumlulukları sıkıştırmak zorundayım bu 3 aya. 

şimdi fark ediyorum da ağlamam hiçbir zaman ellenmemiş, inatla da ağlamaya devam etmişim. hayata atmamışlar beni ben de atılmamışım. artık atılmak zorundayım. kolay bir karar değil boluya yatay geçiş atma kararı. belki şu an bir proje ama bunun bir tercih konumuna getirene kadar çabalamam lazım. şu anki fiziki, maddi ve sağlık şartları hiçbir türlü izin vermez bu karara zaten. 

3 ayım var bu sorunları çözmek, bu karar için zemin hazırlamak zorundayım. bugün odamı topladım,  az buçuk derslere göz attım. kendimi asla affedemem eğer bu 3 ayın hakkını veremezsem.


öte yandan birbirimize çok ihtiyacımız var. hayattan da kendimden de nefret ediyorum yanında olamadığım her an. bugün bir sebepten ötürü yanında olamadım ve içimdeki dehşeti tarif edemem. korkmak yerine en boktanında ne yapacağımı düşündüm o korkuyu yaşamamak adına. bahsetmek bile istemiyorum o düşüncelerimi. henüz çok erken, fazla karamsar, gereksiz endişe verici ve korkutucu. belki bir gün ona anlatırım ya da anlatamadan uygularım. bilemiyorum.

onu çok seviyorum

1 Kasım 2023 Çarşamba

Darağacından salıncak


Her şey seninle güzel. 

Havva hayatıma giren en güzel şey, yaşamak nedir onun sayesinde öğrendim. Sevilmek, sevmek, aşık olmak 20 yaşıma kadar hayatımın hiçbir zamanında var olmadı. Sadece başkalarından duydugum bir yalandı şu yaşıma kadar.
 O tanıştırdı beni aşkla. Sevmekle, sevilmekle. 

Ömrüm boyunca kurduğum en büyük ve en güzel hayali bana 3 gün 2 gece yaşattı. En büyük hayalim sevdiğim kadın ve onunla yaşanacak bir hayattı. O 3 gün hayatımın en mutlu günüydü. Hayatımın en mutlu günü rolü gün geçtikçe güncelleniyor.

Ona olan boyun borcumu asla ödeyemem. 

Bu sevginin hakkını vermek, kıymetini bilmek, korumaya çalışmak ip üstünde elmas tutmaya benziyor. Pek çok noktada yetersizliğime, hatalarıma, kusurlarıma lanet ediyorum.  Diyorum ya ip üstünde gibi. En ufak ve olası esintinin zarar vereceği korkusuyla baş edemiyorum. Bazen bu korkularım, kaygılarım asılsız olsa bile bu paranoya bana, ona ve bize zarar veriyor gibi hissediyorum. En bok gibi hissettiğim anlar bunlar oluyor. 

Kimse beni onun sevdiği kadar sevmedi, annem bile. Ben de hiç kimseyi sevemedim ondan başka. Kaybetme korkusunu yaşamamam, en az yaşamam gereken kişi o iken garip bir şekilde en ufak esintide zarar görücez diye içim içimi kemiriyor. Belli etmemeye çalışıyorum ama bir yere kadar. Beni en çok ve tek seven olmakla beraber beni en iyi anlayan ve hisseden de o olduğu için anlaşılıyordur bariz bir şekilde. 

Normalde daha doluydum bu yazıyı yazmak için. Çok daha uzun, kendimce anlamlı ve içimi dökebileceğim bir yazı olucaktı. Gece ani bir işim çıktı. O anlamını yitirmiş bir şekilde yazıyorum belki. En azından blogu boşlamamak lazım. 

Öte yandan çok eksiğim, boşum, hiçbir birikimim ve vasfım yok. Belki de bu derece boş olmam, daha önce sürekli bu sebepten terk edildiğimden bunda da refleks gösterip tercih edilmeyeceğimi zannettiriyordur. Ama şunu biliyorum. En korkmamam gereken, çekinmemem gereken, en güvenmem gereken kişi o. Sosyal refleks diye adlandırabilirim galiba bu korkuyu. Çözmenin yolu da galiba kendimi geliştirmem. Vasıflar edinmem, kültürlenmem, hobiler edinmem. 

Bu korkudan bağımsız ona normalde de sunmam gereken ve onun en iyisini hak ettiği şeylerdi bunlar. Korku gibi bir motivasyona ihtiyacım olmadan bunları edinmeye çalışmalıydım, hala çalışmalıyım.

Onu çok seviyorum, hep sevicem, sonsuza kadar. Bu kalp onun için açıldı, yaratıldı. İyi ki var
Onu tapacak kadar çok seviyorum. Hakkını veremediğim pek çok yerde tolere ettiğinin farkındayım. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var. iyi ki var.