havva ile beraber kalmak dünyanın en güzel şeyi olabilir. neredeyse 2 hafta olacak onu görmeyeli. kendinden bir şeyler bırakmış sanki odamın her yerine. odadan çıkmak istemiyorum, çıkamıyorum.
depresyonda olduğumu henüz yeni fark edebildim o gittikten sonra. oyuncağı alınmış bir çocuk gibi kaldım. hala çocuk olsam gerek oyuncagın bana agladıgımda verileceğini sanıyorum. odayı toplayamamış bulundum gittiğinden beri.
şu sıralar sırt ağrısı çekiyorum. sol tarafta, kalbin arkası gibi ama daha çok kemik sanki. eklem ağrısından bağımsız iç hastalığıyla alakalı bir şey değildir umarım. işin garibi bunun için nereye gideceğimi bilmiyorum. bir yere randevu alsam 2 3 hafta sonrasına atacak sonra o da emin olmak için şuraya randevu al diyecek. uğraşmaya değmez gibi. gerçi bu bir süredir hareketsiz kalıp sağlıksız beslenip üstüne az su içmemle de alakalı olabilir. bugün hava almaya çıktığımda geçmişti. şu an ise 3/10 belki 4/10 bir ağrı var.
maddi olarak ise promosyon öbür ay yatacağından bu ayın avansını sömürdüm. bir süre fakirliğe devam.
radikal kararlar aldım ve daha önce çok fazlaca radikal karar alıp içine sıçtığımdan bunda da öyle olucak havası hakim oluyor. çok güçsüz, beceriksiz, niteliksiz, iğrenç birisiyim. özellikle de kendime karşı. yaşamaya olan nefretten midir nedir bilmiyorum ama çoğu zaman böyle olmaya inat ediyorum.
planımı yapabilecek miyim, cesaret edebilecek miyim, başaracak mıyım, içine sıçacak mıyım en ufak bir fikrim yok. Hiçbir zaman hiçbir şeye emek vermediğimi fark ettim. ne eğitim hayatımda ne de sosyal hayatımda ne de kendi hayatımda. hiçbir zaman hiçbir şeye emek vermedim. genelde elimdekilerle fedakarlık yoluyla giderdim bu kocaman ihtiyacı böyle ufacık ve kıymeti bence az olan şeyle.
hiçbir zaman ders çalışmadım, spor yapmadım, sağlıklı beslenmedim, emek vermedim, rutin sahibi olmadım. ve bunların hepsini 3 ay hatta daha kısa bir süreye sıkıştırmak zorundayım. yapabilir miyim bilmiyorum ama denemeliyim.
aöf derslerinden iyi bir sonuç almalıyım ki kararını verdiğim şekilde bolu'ya yatay geçiş atabileyim.
büyük hayaller kurdum. havva ile tanışana kadar hayallerle olan ilişkim sadece kurmak, kurduğum an onu yaşamak, belki bir süre hatta bazılarını sonsuza kadar tutup hiçbir şey yapmamak ya da unutmak üzerineydi. ilk defa böyle bir yola çıkacağım. yapmadığım, yapamadığım, beceremediğim, kazanmadığım, kazanamadığım bütün sorumlulukları sıkıştırmak zorundayım bu 3 aya.
şimdi fark ediyorum da ağlamam hiçbir zaman ellenmemiş, inatla da ağlamaya devam etmişim. hayata atmamışlar beni ben de atılmamışım. artık atılmak zorundayım. kolay bir karar değil boluya yatay geçiş atma kararı. belki şu an bir proje ama bunun bir tercih konumuna getirene kadar çabalamam lazım. şu anki fiziki, maddi ve sağlık şartları hiçbir türlü izin vermez bu karara zaten.
3 ayım var bu sorunları çözmek, bu karar için zemin hazırlamak zorundayım. bugün odamı topladım, az buçuk derslere göz attım. kendimi asla affedemem eğer bu 3 ayın hakkını veremezsem.
öte yandan birbirimize çok ihtiyacımız var. hayattan da kendimden de nefret ediyorum yanında olamadığım her an. bugün bir sebepten ötürü yanında olamadım ve içimdeki dehşeti tarif edemem. korkmak yerine en boktanında ne yapacağımı düşündüm o korkuyu yaşamamak adına. bahsetmek bile istemiyorum o düşüncelerimi. henüz çok erken, fazla karamsar, gereksiz endişe verici ve korkutucu. belki bir gün ona anlatırım ya da anlatamadan uygularım. bilemiyorum.
onu çok seviyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder